Evrensel İletişim Dili: Sevgi
Sevginin Kaynağı İmandır
Hz. Ali efendimize nispet edilen güzel bir söz vardır: Biz Müslümanlarla dinde kardeşiz, diğer insanlarla da yaratılışta kardeşiz. Müslümanlar olarak bizi kardeş kılan imanımızdır(Hucurât, 49/10). Cahiliye dönemine ait olan düşmanlıkları kaldıran ve kalplerimize sevgi ve muhabbeti yerleştiren de Rabbimizdir (Âl-i İmran,3/103). Normal şartlarda diğer inanç grubu insanlarla da barış ve huzur içinde yaşarız. Günlük ilişkilerimizde ve her türlü insani tavırlarda biz Müslüman kimliğine yaraşır bir şekilde davranırız. İnançları farklı bile diğer insanların ve varlıkların değerini öğreten imanımızdır.
Müslümanın hayatının her alanındaki ölçüsü, bir işi Allah için yapmaktır. Bir şeyi / kişiyi sevmesi de sevmemesi de Allah içindir. Peygamber Efendimiz (s.a) şöyle buyurmaktadır: “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir.” (Ebû Dâvûd, Sünnet,2)
En Yüksek Sevgi: Allah Ve Resulünü Sevmek
Müslüman kişi Rabbini ve Peygamberini her şeyin üstünde sever (Bakara,2/165;Tevbe,9/24). Çünkü bizim Müslüman olarak hayata bakışımızı neleri sevip hoşlanacağımızı Rabbimiz ve Efendimiz (s.a) belirler. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Şu üç özellik kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır: Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek, bir kimseyi yalnızca Allah rızası için sevmek, Allah kendisini kurtardıktan sonra tekrar inkârcılığa dönmekten ateşe atılmaktan kaçındığı gibi kaçınmak.” (Müslim, Îmân, 67)
Kişi Sevimli Olmalı / Allah’ın Sevdiği Kullardan Olmalı
Başkalarının bizi sevmesi için bizim ortaya koyduğumuz söz, tavır ve hayat tarzı çok önemlidir. Mesela toplum içinde laf sokan veya iğneleyerek konuşan kişiler fazla sevilmez. Ahlak dışı davranışlarda bulunanlar da toplumun geneli tarafından tasvip edilmez ve sevilmez. Bu sebeple Allah’ın sevdiği kullardan olmak önemlidir. Kur'an-ı Kerim Allah’ın sevdiği kullardan şöyle bahseder: Allah, muhsinleri (Bakara, 2/195; Ali İmran, 3/134); güzellik sergileyen, Allah'ı görür gibi O'na kulluk yapanları (Bakara,2/195); tevbe edenleri ve temizlenenleri (Bakara,2/222), Rasûlullah'a tâbi olup uyanları (Âl-i İmrân,3/ 31); takvâ sahibi muttakîleri (Âl-i İmrân,3/ 76); sabredenleri (Al-i İmrân,3/146); adil olanları (Mâide,5/42) sever.
Kişi Sevdiğini İfade Etmeli
Kişi sevdiğini karşısındaki insana / insanlara hissettirmelidir. Öncelikle bunu sözü ile ifade etmelidir. Sevgideki derinliği hissettirebilmek için sevginin ifade edilmesi büyük önem arz eder. Hz. Peygamber de sevginin dile getirilip paylaşılmasını istemiştir. Allah Resûlü, sevdiğini söylemeyi ümmetine tavsiye etmesinin yanında kendisi de sevgisini sunmaktan kaçınmazdı. Bir gün Muâz b. Cebel’in elini tutarak ona, “Ey Muâz, ben seni seviyorum.” demişti. Bunun üzerine Muâz da, “Ben de seni seviyorum, ey Allah"ın Elçisi!” diye karşılık vermişti. Resûlullah’ın Kur’an’dan bir sûre öğretmek için yanına çağırdığı Ebû Saîd b. Muallâ’nın elini tutması, kalbindeki kasvetten şikâyet eden bir adama kalbinin yumuşaması için yetimin başını okşamasını tavsiye etmesi, tokalaşmanın insanlar arasındaki kini gidereceğini bildirerek bunu teşvik etmesi, onun sevgiyi ifade etmeye verdiği önemi göstermektedir. (Hadislerle İslam, III,81)
Sevginin bir diğer göstergesi ise hediyeleşmek ve ikramda bulunmaktır. Kişinin kendisinde var olan bir şeyi bir başkası ile paylaşması sevginin bir başka göstergesidir. Hediyeleşmek karşılıklı sevgi oluşturan davranışlardandır. Efendimiz (s.a) şöyle buyurmaktadır: “ Hediyeleşin. Çünkü hediye, gönülden kini söküp atar” (Tirmizî, Velâ, 6). Yine Efendimiz (s.a) hem hediyeleşme hem de davet ikram konusunda şu hususu bize haber vermektedir: “Allah için sizden bir şey isteyene verin, sizi davet edene icabet edin, size hediye verene karşılık verin. Karşılık verecek bir şey bulamazsanız, onun için dua edin.” (İbn Hanbel, II, 96)
Ziyaretleşme, hal hatır etme insanlar arasındaki sevgi bağlarını güçlendiren önemli davranışlardandır. Başta aile büyüklerini ziyaret etmek, hasta veya ihtiyaç sahiplerini ziyaret edip durumlarını sormak karşılıklı sevgi ve muhabbeti artıran bir davranıştır. Sıla-ı rahim konusunda peygamber Efendimiz (s.a) ‘in çok ciddi uyarısı vardır. Özellikle bayramlar gibi müstesna günlerde hayatta olan büyüklerimize uğramak, ziyaret etmek, bayramlaşmak aile içi sevgi bağlarını güçlendirir.
Yardımlaşma başta aile içi, akrabalar arası, komşuluk ilişkileri ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizde sevgi bağının oluşmasını sağlayan davranışlardandır. Özellikle zor zamanlarda bu yardımlaşmanın yapılması ayrı bir önem kazanır. On bir ilimizi kapsayan deprem imtihanında millet olarak bunu yakından yaşadık. Ülkenin her tarafından adeta yardımlar yağdı. İnsanımızın bu konudaki gayreti her türlü takdirin üstündedir.
Sevgiyi Köreltecek Davranışlardan Uzak Durmak
Başta aile içi olmak üzere insanlar arasında sevgiyi köreltecek konuların başında dilimiz gelir. Bir kişi dili ile yani sözleri ile kırıcı, aşağılayıcı ve nefret ettirici bir üslup takınırsa kendi eliyle sevgisini yitirir. Bundan dolayı belki Efendimiz (s.a) ‘in “Müslüman” kimliğini tarif ederken ifade buyurduğu şu mübarek sözünü sıklıkla paylaşırız : “Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediği kişidir.” (Müslim, Îmân, 65)
Kişiler fiilleri / davranışları ile de sevgisini yitirebilir. Bu itibarla aile içi ve diğer insani ilişkilerde davranışlarımız ve tavırlarımız çok önemlidir. Davranışlarımızla etrafımızdakilere zarar vermemeliyiz. Komşuluk ilişkilerinde, alış-verişte, kedi mekânımızda çalışırken ve hayatın her alanında bir başkasına zarar veremeyiz. Aramızdaki sevgi bağını zedeleyecek işlerden uzak durmalıyız. Mesela Kur'an-ı Kerimin bir başkası arkasından yapılacak olan göz-kaş işaretinin olumsuzluğuna dikkat çekmesi ne kadar manidardır değil mi? Şöyle buyrulmuştur: “Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline “ (Hümeze,104/1). Sadece bu ayette bile bize verilen Müslüman kimliğinin ne kadar da yüksek bir değer olduğunu anlarız. Ve bu kimliğimizi korumalıyız.
Zor zamanında bir kişinin yanında olmak sevgiyi beraberinde getireceği gibi onu yalnız bırakmakta var olan sevgiyi yitirir. Gönül umduğu yere darılır diye güzel bir söz vardır. El uzatılması gereken yerde biz yok isek ve geçerli bir mazeretimizde yoksa bu durum aradaki sevgi ve muhabbeti azaltır. İnsan, en zor gününde yanında akraba, dost ve arkadaşlarını görmek ister. Bu hem itimadı pekiştirir, hem de sevgi bağını güçlendirir.
Ziyaret etmeyi ihmal etmek, olması gereken iletişimi kesmek sevgiyi köreltir. Halk arasında selamı sabahı kesmek diye bir tabir vardır. Gereksiz yere aile büyüklerinden ve dostlarımızdan selamı sabahı kesemeyiz. Sevgiyi beslemek gerekir. Emek vermek gerekir. Bir kişinin sevgisini kazanmak çok kolay değildir. Zaman ve emek ister. Ama küstürmek ve sevgisini kaybetmek ise çok kolaydır. Bu itibarla biz Müslümanlar olarak öncelikle Allah’ın sevgisini kaybetmemek için uğraşırız. Yine Hak rızasına uygun olarak büyüklerimizin ve dostlarımızın da sevgisini kaybetmemek için uğraşmalıyız. Dostlarımızın, komşularımızın ve beraber mesai yaptığımız arkadaşlarımızın sevgisini kaybetmemeye çalışmamalıyız. Karşılıklı sevgi ve saygı aynı zamanda kişilerin birbirleri için dua etmesidir.
Rabbim bizleri kendi rızası için birbirlerini sevenlerden eylesin.
Yorumlar