Cuma Namazı Haftalık Buluşma

İbadet

İbadetleri emreden Rabbimiz, uygulamasını öğreten de Efendimiz (s.a) ‘dir. İbadetlerin uygulamasında keyfi değişiklik olmaz. Mesela mazereti olmayan bir kişi için rüku ve secde olmadan namaz ibadeti olmaz. Bu itibarla ibadet bilinci kitabi olan bir durumdur. Yani ibadetlerin yerine gelmesi sağlam bir ilmihal bilgisi ile olur.

Namaz

Namaz, temel ibadetlerden birisidir. Akil ve baliğ olan kadın erkek her Müslümana beş vakit namaz farzdır. Namaz konusunda ilgili ayetlerin ve Efendimiz (s.a) ‘in uyarılarından şunu anlıyoruz ki; namaz insanı kötülüklerden alıkoyar (Ankebût 29/45), bizi diri tutan, ayakta tutan ve günahlardan koruyan temel ibadetlerimizdendir. Peygamber Efendimiz (s.a) ‘in ifadeleriyle Cennetin anahtarı (Tirmizî, Tahâret,1) günahlara keffaret (Müslim, Tahâret, 14) ve dinin direğidir(Tirmizî, Îmân, 8)

Cuma Namazı

Cuma namazı farzdır. Kur'an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır:  

“Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır “ (Cuma,62/9)

Hadisler:  

Ebû Hüreyre"den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün, Cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve o gün cennetten çıkarıldı. Kıyamet de ancak Cuma günü kopacaktır.”(Müslim, Cum’a, 18)

Kesîr b. Abdullah b. Amr b. Avf el-Müzenî’nin, babası aracılığıyla dedesinden (Amr b. Avf’tan) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Cuma günü öyle bir an vardır ki kul o anda Allah’tan bir şey dilerse Allah mutlaka ona o isteğini verir.”(Tirmizî, Cum’a, 2)

  “Cuma günü olduğu zaman melekler mescidin kapısında durur, gelenleri öncelik sırasına göre yazarlar. En erken gelen (Allah için) bir deve bağışlayan kimse gibidir. (Ondan) sonraki bir sığır bağışlayan gibidir; sonraki bir koç, daha sonraki bir tavuk, en son gelen ise bir yumurta bağışlayan gibidir. İmam hutbeye çıkınca melekler (sevapları yazmayı bırakarak) sahifelerini dürüp zikri (hutbeyi) dinlemeye başlarlar.” (Buhârî, Cum’a, 31)

Bir kimseye cuma namazının farz olması için o kimsede altı şartın bulunması gerekir:  1. Erkek olmak, 2. Hür olmak, 3. Mukim olmak, 4. Sağlıklı olmak, 5. Kör olmamak, 6. Ayakları sağlam olmak. Cuma namazı şehir veya şehir hükmünde olan yerlerde, öğle namazı vakti içerisinde kılınır. Namazdan önce hutbe okunur, Cuma kılınan yer herkese açıktır. İmamdan başka en az üç kişi olmalıdır.

Cuma Buluşmaları

Yakın tarihimizde özellikle birbirine yakın köylerde herkesin rahatça gelebileceği mevkilere cuma camisi inşa edilmiş. Ve cuma ile bayram namazları buralarda kılınmaya özen gösterilmiştir. Çünkü Cuma kelimesi Cum‘a (cumua, cumaa) “toplamak, bir araya getirmek” anlamındaki cem‘ kökünden isimdir.( “Cuma”, DİA). Mü’minlerin bayramı olarak ifade edilmiştir. Özellikle Cuma saatinde alış-veriş yapmak da yasak olduğu için biz Müslümanlar için kendiliğinden bir araya gelme, buluşma ve toparlanma zamanıdır. Cuma vaktinde yapılan alış verişle alakalı DİB Din İşleri Yüksek Kurulunun görüşü şöyledir: Âyetten anlaşıldığına göre, cuma namazından önce ve sonra çalışmak ve alışveriş yapmakta bir sakınca yoktur. Ancak cuma namazı kılmakla yükümlü olanların cuma saatinde alışverişi terk etmeleri ve camiye gitmeleri gerekir. Bu itibarla cuma namazı kılmakla yükümlü olmayanlar alışveriş yapabilirler. Cuma namazı kılmakla yükümlü olanların cuma saatinde alışveriş ile meşgul olmaları tahrîmen mekruhtur; ancak yapılan alışverişle elde edilen kazanç helaldir

          Hutbe

Cuma namazının en temel hususiyetlerinden birisi hutbe okunmasıdır. Cuma hutbesinin sahih olabilmesi için cuma vaktinde ve namazdan önce okunması, hutbeyi dinleyen belirli miktarda bir cemaatin bulunması, hutbeye niyet edilmesi, hutbenin rükünlerinin Arapça okunması gibi şartlar aranmıştır(“Hutbe”,DİA)

Hutbe okunması esnasında en temel husus cemaatin konuşmamasıdır. Hatta konuşan kişiye “sus “ demenin bile doğru olmadığı bir zamandır. Bir manada sanki namazda imiş gibi dikkatli olmalıyız. Hutbe esnasında özellikle günümüzde cep telefonu ile meşgul olmanın yaygınlaştığı görülmektedir. Bu itibarla hutbenin okunduğu zaman diliminde sessizce dinlemek gerekir.  Bu konuda Efendimiz (s.a) ‘in şu uyarısı çok önemlidir. Şöyle buyurmuştur:  “Kim abdest alır ve abdesti güzelce almaya özen gösterir sonra cumaya gelir ve (hutbeye) kulak verip sessizce dinlerse o cuma ile gelecek Cuma arasındaki günahları ve üç günlük (günahı) daha affolunur. Kim de (hutbeyi dinlemeyip yerdeki) çakıl taşlarıyla meşgul olursa boş bir şey yapmıştır.” (Müslim, Cum’a,27)

Hutbe minberde okunur. Minber kelimesi “kademe kademe yükselerek çıkılan yer” demektir. Belki de anlamı şudur: Cuma hutbesi o bölgede yaşayan Müslümanların ortak dertleri ve gündemleridir. Bu toplum için çok önemlidir. Bu da yüksek bir yerden yapılmalıdır.

Resûlullah hutbede konuya uygun birkaç âyet okur ve nasihat ederdi. Hutbelerde genellikle Kur’an’dan sûreler ve âyetler okuduğu içindir ki on yıl boyunca Medine’de kıldırdığı cuma namazlarında Hz. Peygamber beş yüzden fazla hutbe irad ettiği hâlde onlardan ancak bir kısmı nakledilmiştir. Onun hutbe esnasında kıyamet sahnelerini tasvir eden İnşikâk, cehennemdeki azaptan bahseden Zuhrûf ve Kâf sûrelerinden âyetler okuduğu rivayetlerde zikredilmektedir. (Hadislerle İslam, II.224)

Cuma Günü

Cuma günü mü’minlere Allah’ın bir ikramıdır. Cuma namazı ve okunan hutbe etrafında oluşan ve bizi Müslüman kılan temel davranışlar semboller  / şiâr vardır. Şöyle ki;

Haftalık buluşma ve görüşmeyi temin eder. Müslümanların bu vesileyle birbirlerinden haberdar olmaları, böylece kaynaşarak birliktelik ruhu kazanmaları, hep birlikte Allah’ı anmak ve ibadet etmek için cuma namazının eda edilmesi, cumayı Müslümanlar için diğer günlerden farklı ve anlamlı kılan faaliyetlerdi. Hz. Peygamber(s.a) ’in cuma günü için, “Güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve o gün cennetten çıkarıldı. Kıyamet de ancak cuma günü kopacaktır.” (Müslim, Cum’a, 18)  ve “Cuma sizin en faziletli günlerinizdendir.” (Ebû Dâvûd, Salât, 200, 201 )buyurması aslında cuma gününün ne şekilde algılandığına işaret etmekteydi.

Cuma günü için sünnette gusül abdestine işaret edilmesi (Müslim, Cum’a, 7), temiz elbise ile gidilmesi ve güzel koku ile gidilmesinin tavsiye edilmesi kişileri nezaket konusunda ciddi bir katkı sunmaktadır. Toplu yerlerde nasıl davranılacağı adabı önemlidir.

Cuma namazı için camilere / mescitlere erken gidilmesi Efendimiz (s.a) ‘in tavsiyesidir. Şöyle buyurmuştur: “Cuma günü olduğu zaman melekler mescidin kapısında durur, gelenleri öncelik sırasına göre yazarlar. En erken gelen (Allah için) bir deve bağışlayan kimse gibidir. (Ondan) sonraki bir sığır bağışlayan gibidir; sonraki bir koç, daha sonraki bir tavuk, en son gelen ise bir yumurta bağışlayan gibidir. İmam hutbeye çıkınca melekler (sevapları yazmayı bırakarak) sahifelerini dürüp zikri (hutbeyi) dinlemeye başlarlar.” (Buhârî, Cum’a, 31 )Bir miktar nafile ibadetle, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile meşgul olunmasının tavsiyesi fertleri bir eğitime alan davranış biçimidir.

Cuma günü Kehf suresinin okunmasının sünnet olması bu surede var olan mesajların yeniden düşünülmesi için bir fırsattır. Kehf suresini yedi bölümde özetleyebiliriz: bir, insanlara doğruyu anlatıp iman eden ve sâlih amel işleyenlere ilâhî rahmeti, inanmayanlara da içine düşecekleri azabı bildirmek üzere Kur’an’ı gönderen Allah’ın hamdedilmeye lâyık olduğu belirtildikten sonra O’na çocuk edinme isnadında bulunanların sözlerinin büyük bir yalan olduğu ifade edilmektedir. İki, geçmiş dönemlerde putperest bir kavim içinde Allah’ın varlığına ve birliğine inanan, bu inançlarını açıkça dile getirip putperestliğe karşı çıkan ve öldürülmekten yahut inançlarını değiştirmeye zorlanacaklarından korkup bir mağaraya sığınan birkaç gençle ilgili Ashâb-ı Kehf kıssası yer almaktadır. Üç, dünya ve âhiret hayatı karşılaştırılıp insanlara öğüt verilmektedir. Dört, Allah’ın meleklere Âdem’e secde etmeleri yönündeki buyruğuna İblîs’in uymadığı bildirildikten sonra peygamber göndermek, kitap indirmek gibi ilâhî nimetlere atıf yapılarak kulların bu nimetlere şükürle karşılık vermeleri istendiği ifade edilmektedir. Beş, Mûsâ ile kendisine rahmet ve hikmet verilmiş olan bir kişinin kıssası anlatılmaktadır. Altı, Zülkarneyn kıssasıyla ilgilidir. Yedi, Allah’ı ve âhireti inkâr edenlerin dünyadaki çabalarının boşa gidip acıklı bir azaba uğrayacakları, iman edip iyi davranışlarda bulunanların ise firdevs cennetine girecekleri belirtilmekte, ilâhî ilim ve hikmetin enginliğine işaret edilmektedir. Sûre, rablerine kavuşmayı ümit edenlerin O’na ortak koşmaksızın iyi ve erdemli işler yapmalarının şart olduğunu bildiren ifadelerle sona ermektedir. (Geniş bilgi için bkz. “Kehf Suresi”, “DİA”)

Mazeretsiz Cuma terk edilmez. Mazeretsiz üç cumayı terk edenlerin kalplerinin mühürleneceği (İbn Mâce, İkâmet,93) uyarısı çok önemli ve manidardır. Bu hadisle ilgili fiarklı yorumlar vardır. Ama en azından mazeretsiz Cuma namazı / buluşmasını terk etmenin ne denli büyük bir kayıp olduğunu ifade etmesi açısından çok önemlidir.

Cuma günü aynı zamanda dua zamanıdır. Özellikle Cuma saati ile öncesi ve sonrasında da dua ikliminden iyi yararlanmak gerekir.