Okumak, Bilmek Ve Anlamak

 Okullar açıldı. Öncelikle tüm öğrencilerimize başarılar dileriz. Eğitim her aile ve toplumun ortak yükümlülüğüdür. Tarihimizde Müslümanların ilim dünyasına çok ciddi katkıları olduğunu vicdan sahibi herkes teslim eder. Ama tarihin belli dönemlerinde bu ilim yolu ihmal edilince islam alemi de zor zamanlar yaşamıştır.

Okumak

İlk emri oku (Alak,96/1) olan dinin mensupları olduğumuzu her vesile söyleriz. Ama özellikle son yüzyılda okuma konusunda ne kadar başarılı olduğumuz konusu ciddi bir sorudur. Yıllar önce Müslüman olan batılı bir kadın gazetecinin mülakatını okumuştum. Sorulardan birisi şu idi: Müslüman olduktan sonra hayatınızda zorlandığınız konu var mı? Varsa nedir? Benim ilk aklıma gelen cevap bir kadın için örtünme konusu olur diye düşünmüştüm. Ama o kadının verdiği cevap yaklaşık şöyle idi: ilk emri oku olan bir dinin mensubu olarak gece yatmadan veya günlük bir okuma yapmadan uyursam kendimi günah işlemiş hissediyorum.

İlk inen ayetlerdeki “Rabbinin adıyla oku” ifadesi dikkat çekicidir. Müslümanın okumaktan amacı Rabbimizin rızasına uygun olan yolu izlemektir. Ürettiği ve ortaya koyduğu ilmi birikim insanlığın aleyhine olamaz.

Bilmek

Okumanın neticesi elbette bilgilenmektir. Bilenlerle bilmeyenlerin bir olmayacağını Kur'an-ı Kerim (Zümer,39/9) bize haber vermektedir. Çok manidar ki şeytan Rabbimiz ile konuşacak kadar bilgi sahibi idi. Bilgiyi içselleştirmek, kendisinin bir parçası kılmak önemlidir. Sadece mekanik bir okuma insana hiçbir şey kazandırmaz. Bilgiyi anlam dünyasında yer ayırmalı ve gereğini yapmalıdır.

Anlamak

Bilgiyi anlama ve anlamaya çevirmek okumanın ete kemiğe bürünmüş halidir. Hani bir büyüğü çocuğa bir konuyu anlattığında sorar: “Anladın mı?” , çocuk da “evet “ der. Artık kendisinden anlatılanları hayata aktarması yani yerine getirmesi beklenir. Anlama ’ya çevrilen bilgi artık hayatta pratik hale getirilecek demektir.

İlim Yolcularına

1- Önce niyetini düzeltmeli: Maksat sadece diploma almak olmamalı. Tarihimizde bed-i besmele törenleri varmış. Çok anlamlı bir tören. Yani eğitime başlayan bir çocuğun ilme besmele ile başlaması ayetin ruhuna uygun bir davranıştır.   

2- Faydalı olmayı düşünmelidir:  İlimden maksat sadece dünyadaki rahatı artırmak değildir. Önce kendisine ve etrafındaki insanlara faydalı olmak içindir.

3- İlim amel dengesi: Bilgiye ulaşmaktan maksat onu hayatımıza yansıtmak içindir. Peygamber Efendimiz (s.a) ‘in dualarından birisi de faydasız ilimden Allah’a sığınmak şeklindedir.  

4- Riya ve gösterişten uzak: İlim öğrenmekten maksat, Cenab-ı Hakkın rızasını talep olmalıdır. Allahu Teâlâ, ihlâsı, salih ameli övmektedir.

5- ilme engel işlerden uzak durma: Üstüne lazım olmayan şeye karışmamalıdır. Hazret-i Lokman'a, (Bu dereceye ne ile kavuştun?) diye sual ettiler. (Doğruluk, emanete riayet ve bana lazım olmayanı bırakmakla) diye cevap verdi.

6- İlmi münakaşa / münazara şöhret için olmamalı: Elde ettiği bilgiyi başkaları ile paylaşırken ihtiyatlı olmalıdır. Bir başkası ile tartışırken amacı yenmek veya şöhret değildir. Tek derdi doğruları aramak olmalıdır.

7- Her öğrenci sabırlı olmalıdır:  ilim yolculuğu meşakkatlidir. Sabır her işte önemlidir. Ama bir öğrenci zamanında uyuma, derslerini hazırlama, sınıfa zamanında girme gibi kurallara dikkat edecek. Bazen bir okumada anlamada zorluk çekebilir. Ama sabırla yoluna devam etmelidir.

8- Hüsn-ü muâşeret içinde olmalı: İlim yolcusu geçimli olan insandır. Etrafındaki insanları rahatsız etmeyen, bilakis onlara güven veren bir hali olmalıdır.

9- Çok edepli olmalıdır: Özellikle öğretmenlerine karşı saygıda kusur etmemelidir. Yine arkadaşlarına karşı da çok dikkatli olmalıdır. Son zamanlarda “akran zorbalığı” diye bir konu konuşulur oldu. Bu konuda tüm veliler dikkat etmelidir. Yine mahremiyetle alakalı tüm veliler çocuklarına gerekli uyarıları yapmalıdır.

10- Ansiklopedik bir bilgi: Her öğrencinin merakı ve hevesi farklı olabilir. Ama bu toprakların çocuğu tarih, dil, edebiyat ve genel kültüre ait bilgilerini de her yenilemelidir. Günümüzde internet ve dijital dünya hepimizi esir alıyor. Mesela bir hocamız diyor ki Akşemsettin sadece Fatih Sultan Mehmed’in hocası değildir. O aynı zamanda bir tabib idi. İslam Ansiklopedisi şu bilgiyi vermektedir: Kaynaklarda aynı zamanda “tabîb-i ebdân” olduğu, devrinin iyi bir hekimi sıfatıyla da şöhret kazandığı ve tıbba dair eserleri bulunduğu belirtilen Akşemseddin’in, tıp tarihinde ilk defa mikrop meselesini ortaya atmak ve hastalıkların bu yolla bulaştığı fikrini öne sürmekle, bu alanda kesin bilgiler veren Fracastor adlı İtalyan hekimden en az 100 yıl önce bu konuya ilk temas eden tabip olduğu kabul edilmektedir. 

Mevlid-i Nebi Gecesi  & Camiler ve Din Görevlileri Haftası

 14 Eylül Cumartesi gecesi Mevlid-i Nebi Gecesidir. Bu hafta vesilesi ile Diyanet İşleri Başkanlığımız bir ana tema belirliyor. Bu yılın teması: Hz. Peygamber ve Şahsiyet İnşası. Bu tema etrafınca başta camilerimizde, halka yönelik salonlarda ve okullarda Efendimiz (s.a) ‘in hayatından bölümleri yeni baştan anlatmaya gayret göstereceğiz. Ülke genelinde ve yurt dışında başta camilerimizde proğramlar yapılacaktır. Yapılacak her proğram O(s.a)’nu anlamaya ve öğrettiği güzellikleri de hayata aktarmaya vesile kılsın.

Her yıl Ekim ayının ilk haftasını da Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutluyoruz. Bu haftalar bir farkındalık oluşturmak içindir. Camiler bizim hayat kaynağımız olan ve birliğimizi temin eden yegane mekanlardır. Özellikle Osmanlı geleneğinde camilerin korunması yani bir mezhep veya meşrebe ait olacak görüntülerden uzak tutulması büyük bir gelenektir. Elbette camilerimizi orada görevlerini yürüten eskilerin tabiri ile hademe-i hayrat olmadan düşünülemez. Camilerin imarı ve orada görev yapacakları yetiştirmek de toplumun ortak görevlerindendir. Önden gidenlere rahmet olsun.