İNSAN İMANLA YÜCELİR
İman
- Kalb ile tasdik, dil ile ikrardır.
- İman, Müslümanın yeryüzündeki en önemli nimeti.
- İman, emniyettir, güvenmektir.
- İman, şahitliktir: kelime-i şehadet.
- İman, tevhittir: kelime-i tevhit.
- İman, nefsi olan şeylere set çekmektir.
- İman, sıradan bir hayatı terk etmektir.
- İman, mücadeledir, en büyük mücadele de nefisle olan mücadeledir.
- İman, sayısız dostlar kazandırır, “ Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin. “ ( Hucurat, 49/10)
- İman, yaradana sığınmadır.
1. İman etmenin sorumluluğu:
عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى اللهُ عليه وسلم قَالَ : ثَلاَثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ حَلاَوَةَ الإِيمَانِ أَنْ يَكُونَ اللهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا ، وَأَنْ يُحِبَّ الْمَرْءَ لاَ يُحِبُّهُ إِلاَّ لِلَّهِ ، وَأَنْ يَكْرَهَ أَنْ يَعُودَ فِى الْكُفْرِ كَمَا يَكْرَهُ أَنْ يُقْذَفَ فِى النَّارِ .
Enes b. Mâlik radıyallahu anh’den nakledildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Üç haslet vardır; bunlar kimde bulunursa o kişi, imanın tadını tadar: Allah ve Rasûlü’nü, bu ikisinden başka her şeyden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. (Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra) küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” (Buhârî, İman 9, 14, İkrah 1, Edep 42)
2. İmanın sahih ve makbul olmasının şartları:
İMANIN SAHİH VE MAKBUL OLMASININ ÜÇ TEMEL ŞARTI
· İman ye's halinde olmamalıdır. Önceden iman etmemiş olan bir insanın, ölüm anında azabı görünce inanmasının bir faydası yoktur. ( Halk arasında Firavun İmanı kavramı vardır )
· Müslüman, dini hükümleri inkar edici söz ve davranışlarda bulunmamalıdır. İmana zülüm ( şirk/küfür ) bulaşmamalı.
اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟
“ İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır. “ ( Enam, 6/82)
· Dini hükümlerin hepsinin güzel olduğunu kabul etmelidir. Dini hükümlerden herhangi birini beğenmemek, imanın yok olmasına sebep olur.
3. İman istikameti getirir: sırat-ı müstakim. Kişilere göre veya karşılaştığı zemine göre tavır almaz.
İnsan
- İlk insan Adem a.s : “Allah nezdinde Îsâ’nın durumu Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan var etti; sonra ona “ol” dedi ve oluverdi.“ (Âl-i İmran,3/59)
- Yeryüzü insanoğluna emanettir: “Görmüyor musun ki, Allah yeryüzündekileri ve O’nun emriyle denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi! Kendi izni olmadıkça yerkürenin üzerine düşmemesi için göğü tutan da O’dur. Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir. “ (Hac,22/65)
- İnsanda hem iyilik hem de kötülük fıtratı vardır: “Ona kötü ve iyi olma yeteneklerini yerleştirene ki, “ (Şems,91/8)
- İnsan eşref-i mahlukattır : “ Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık. “ (İsra,17/70)
- İnsan eksiktir, mükemmel değildir. Vahiy onu tamamlar. Kur'an-ı Kerim bazı eksikleri şöyle haber verir: İnsan nankördür ( İsra,17/67); acelecidir ( İsra,17/11) ; Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir." ( Ahzab,33/72); " ... çünkü insan zayıf yaratılmıştır. " (Nisa,4/28) " Gerçekten insan pek tahammülsüz bir tabiatta yaratılmıştır." ( Meâric,70/19);
- İnsan yeryüzünün halifesidir, ( Bakara, 2/30)
- İnsanı en iyi bilen onu yaratandır, ( Kaf,50 /16) “ Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. “
- Diğer varlıklar insanlara musahhar kılındı,( Bakara, 2/29)
- İnsan hırslıdır, ( Mearic, 70/19) “ Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır “
- İnsan ibadet için yaratılmıştır, ( Zariyat , /56)
- İnsanın zayıf oluşu : ( Nisa , 4/ 28)
- İnsan acizdir, ( Maide, 5/30)
- İnsan Allaha muhtaçtır ( Fatır , 35/15)
- İnsanın acul oluşu : ( İsra,17 /11)
- İnsanın pek nankör oluşu : ( Adiyat, 100/6)
- İnsanın cimri oluşu : ( İsra, 17/100)
- İnsanın sabırsız, sızlanan ve hayırdan men edici oluşu : ( Mearic , 70/19)
- İnsanın ümitsiz sevinen ve övünen bir mizaçta oluşu : ( Fussilet,41/49)
- İnsanın çok zulümkar ve pek cahil oluşu : ( Ahzab, 33/72)
İnsanı Değerli Kılan Hususlar
- Kul olma bilinci / tercihi: Bütün yaratıklar mahlûktur. Ama kendi isteği ile tercihte bulunan insan/lar ancak kulluk mertebesine erer.
- İman etmek hayatın bütününü belirler: Âkil-bâliğ olduktan sonra ölünceye kadar sorumluluğunu bilir. Şöyle buyrulmuştur: “ İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? “ (Ankebut,29/2)
- İman etmek insanı keyfilikten alıkoyar:
- İman, sorumluluk yükler: kendisine, etrafındaki insanlara, diğer canlılara ve tabiata karşı.
Asr-ı Saadetten Örnek
( İman ile Buluşmanın Yansımaları Câfer b. Tayyar Örneği )
- Efendimiz (s.a) ‘in amcasının oğlu.
- İlk Müslümanlardan,
- Hz. Ali’nin ağabeyi, on yaş büyük,
- Hanımı Esma binti Umeys ile birlikte Habeşistan’a 2. Kafilede yer aldı,
- Oğlu Abdullah Habeş de dünyaya geldi,
- Kureyş , Necaşiye sığınan Müslümanları geri getirmek üzere heyet gönderdi. Ancak Necaşi huzurunda karşılıklı konuşmalarını istedi. Burada Cafer hepimize ders olacak sözler söyledi.
“Ey hükümdar! Biz cahiliye zihniyetine sahip bir kavimdik. Ağaçtan ve taştan yapılmış putlara tapar, kendiliğinden ölmüş hayvanların etlerini yer, kız çocuklarını diri diri toprağa gömer, insanlık dışı bütün kötülükleri yapardık. Akrabalarımızla ilgilenmez, komşu hakkı tanımazdık. Kuvvetli olanlarımız zayıflarımızı ezer, zenginlerimiz fakirlerin sırtından geçinirdi. Hak hukuk nedir bilinmezdi.”
“Biz bu halde iken Allah celle, bizim içimizden asil soylu, doğru, güvenilir, iffetli olarak bildiğimiz birini peygamber olarak gönderdi. O bizi bir olan Allah'a inanmaya ve yalnızca O’na ibadet etmeye çağırdı. Atalarımızdan miras kalan putlara tapmaktan bizleri kurtardı. Doğru söylemeyi, emanete riayet etmeyi, akrabalarla iyi geçinmeyi, komşuları gözetmeyi emretti. Bütün kötülük ve günahları, kan dökmeyi, yalancı şahitlik yapmayı, yetim malı yemeyi ve namuslu kadınlara iftira etmeyi ise yasakladı.”
“Biz de onu doğruladık ve ona iman ettik. Allah'tan ona gelenlere tabi olduk. Sadece Allah'a ibadet ederek O'na hiç bir şeyi ortak koşmadık. Onun haram kıldıklarını haram, helal kıldıklarını ise helal bildik. Halkımız bu sebeple bize düşman oldu, bize zulmettiler. Allah’ı bırakıp eskisi gibi putlara tapmamız ve önceden yaptığımız kötülükleri yeniden işlememiz için bize işkence ettiler. Hayat bizim için çekilmez bir hale geldi, dinimizi yaşayamaz olduk. Baskı ve zulümler dayanılmaz bir noktaya geldiğinde senin ülkene sığındık. Seni başkalarına tercih ettik. Senin himaye ve komşuluğuna can attık. Ey hükümdar, biz senin yurdunda hiç bir kötülüğe maruz kalmayacağımızı ümit ediyoruz
SONUÇ
- İman, İnsanı yaratılışa uygun davranışlara götürür, yani ahlâki olur.
- İman, kişinin ve toplumun istikametini belirler.
- İman, kişiyi ve toplumu sorumluluklarını öğretir ve hatırlatır.
- İman esaslarından birisi “ahirete iman”dır. Bu da kişiyi attığı her adımı düşünerek atmayı öğretir.
- İman eden kişi kendisine ve başkalarına karşı yanlış yapmamaya çalışır, çünkü hesap gününün varlığını bilir.
- İman eden kişi zulme razı olmaz, çünkü hesabı vardır.(Hûd,11/113)
- İman eden kişi, kendisini ve bütün kâinatı yaratanın Allah olduğunu bilen, var olan bütün nimetlerin de Allah’ın ikramı olduğunu bilen kişidir.
- İman eden kişi kendisi ile barışıktır. Sınırlarını bilir. Şükreder, kanaatkârdır, zorluklar karşısında sabır ve tahammül eder.
- İman eden kişi, elindeki nimetlerin emanet olduğunu bilir. Ve emanetlere karşı yanlış yapmamaya gayret gösterir.
- İman eden kişi doğru sözlüdür, velev ki yakınlarının aleyhine bile olsa. (En’am,6/152)
Yorumlar