Bizi Biz Yapan Değerler

Biz Kimiz?

Bizler, elhamdülillâh Müslüman kimseleriz. Bize bu ismi Rabbimiz verdi (Hac,22/78). Müslüman olmak bir tercihtir. Elbette bizler- şükürler olsun- Müslüman olmayı anne babalarımızdan miras aldık. Ama bu bizim ayrılmaz bir parçamızdır. Ve iman dünyada sahip olduğumuz, hiçbir şeyle değişemeyeceğimiz en büyük nimetimizdir. Bir hadis-i şerifte haber verildiği üzere biz imandan sonra küfre düşmeyi ateşe atılmak ile eş değer görürüz. Efendimiz (s.a) şöyle buyurmuştur: “Üç haslet vardır; bunlar kimde bulunursa o kişi, imanın tadını tadar: Allah ve Rasûlü’nü, bu ikisinden başka her şeyden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sev­mek. (Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra) küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”  (Buhârî, İman 9, 14, İkrah 1, Edep 42)

 Bizi Biz Yapan Değerler

Kimliğimizi oluşturan ve bizi biz yapan değerlerimiz öncelikle imanımızdır. Sonra da ona bağlı değerlerimizdir. Başlık olarak çok sayıda konu başlığını ifade etmek mümkündür. Başlıca şu başlıkları ifade edebiliriz:

Müslüman Olmak: İmana sahip olmak en temel değerimizdir. Ve kelime-i şehadeti söyleyen herkes Müslümandır. Veya Müslümanlık alameti olan namaz kılan, oruç tutan herkesi biz Müslüman kabul ederiz. Açıktan bir inkârı olmadığı müddetçe bu durum devam eder. Müslüman kimliğimizin kaynağı ise Kur'an-ı Kerim ve Efendimiz (s.a) ‘in mübarek hayatıdır, sünnetidir.

Kimliğimizi oluşturan birinci kaynak Kur'an-ı Kerimdir. Doğruyu, yanlışı, sorumluluklarımızı, helal ve haramı kitabımızdan öğreniriz. Sünnet ise Kur'an-ı Kerimin nasıl yaşanacağını yani pratiğini öğreten kaynağımızdır. Aile, ticaret, komşuluk gibi her türlü insan ilişkilerinde ve deprem gibi zor zamanlarda nasıl davranacağımızı yani bizi şekillendiren temel kaynaklarımız Kur'an-ı Kerim ve Efendimiz (s.a) ‘in sünnetidir.    

Farzlar-İbadetler: Biz kulluk / ibadet için yaratıldık (Zariyat,51/56). İbadetler bizi biz yapan temel değerlerimizdendir. İbadetler bizi temizler ve yeniden inşa eder. Mesela Kur'an-ı Kerim namaz ibadeti ile ilgili olarak bizi kötülüklerden alıkoyacağını haber veriyor (Ankebût 29/45). İbadetleri en genel tasnifle ikiye ayırırız: Farz olan ibadetler ve nafile olan ibadetler. Farz olan ibadetlerin ötelenmesi olmaz. Zamanında eda edilir. Mesela öğle namazı vakti girince ikindi vaktine kadar öğle namazı kılınacaktır.

Aile: Aile Kurumu her Müslüman için özeldir. Aile sadece dört duvardan ibaret değildir. Gözümüzü açtığımızda hayata dair, değerlerimize dair ilk bilgi ve uygulamaları gördüğümüz ve öğrendiğimiz yerdir. Anne-baba ve büyüklere saygı ve hürmet Müslüman kimliğimizin ayrılmaz parçasıdır. Akrabalık ilişkileri çok önemlidir. Sıla-ı rahim konusu Efendimiz (s.a) ‘in öğrettiği ve uyardığı özel bir konudur.

Haramlardan Uzak Olmak: Haram, en genel ifadesi ile din tarafından yapılması yasaklanan fiillerdir. Haramların işlenmesi hususunda nefsi mazeretler geçerli değildir. Özellikle “şimdi herkes yapıyor”, “ ömürde bir defa “ gibi mazeretlerin hiçbir geçerliliği yoktur. Helal-haram dengesine uymak Müslüman kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Müslümanın Rabbi karşısında sınırlarını bilmesidir. Eğer sınırları aşarsa kendisine yazık eder.

وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۜ

“… kim Allah’ın koyduğu hududu çiğnerse kendi nefsine zulmeder…” ( Talak,65/1)

Besmele: Bu mübarek ifade bir kimlik göstergesidir. Bir Müslüman başladığı bir işe besmele ile başlar. Besmele ile başlaması mümkün olmayan bir işe girişmez, başlayamaz. Meşruiyet konusu Müslümanı diğer insanlardan farklı kılan temel göstergedir. Efendimiz (s.a) şöyle buyurmuştur:  “Yüce Allah’ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş, bereketsizdir/sonuçsuzdur.” (İbn Hanbel, II, 360)

 Kardeş Olmak: İmanımız bizi diğer Müslümanlarla kardeş kılar.(Hucurat,49/10). Kardeş olmanın sorumluluğu vardır. Zor zamanda veya sevinçli anında kardeş kardeşin yanında olmalıdır. Kardeşlerin hataları olabilir, ama affedicidir ( Nisa,4/149). Kardeş kardeşe yardım eder. Efendimiz (s.a) şöyle buyurmuştur:

مَنْ نَفَّسَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ، وَمَنْ يَسَّرَ عَلَى مُعْسِرٍ يَسَّرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِى الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ، وَمَنْ سَتَرَ عَلَى مُسْلِمٍ سَتَرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِى الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ، وَاللَّهُ فِى عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِى عَوْنِ أَخِيهِ.”

 “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

Kardeşlik hukukunun gereği hataları düzeltmek, eksiklikleri gidermek ve uygun olanlarını hoş görmek gibi temel görevlerimiz vardır. Gerektiğinde affedici olmak kardeş olmanın gereğidir.

Yardımlaşma / Sadaka / İnfak: Müslümanın en temel özelliklerinden birisi de özellikle darda kalan kardeşleri başta olmak üzere yardımlaşma hasletidir (Bakara,2/274). Sadaka veya infak kişinin Allah’a olan sadakatini gösteren bir davranıştır. Çünkü infak eden kul, Rabbinin kendisine verdiği nimetten Allah’ın kullarına ikram etmesidir.

Zulme Karşı Durma: Zulme karşı olmak her Müslümanın ortak görevidir. Zulme uğrayanın dini ve ırkı sorulmaz. Zulüm kime yapılırsa yapılsın Müslüman karşı çıkar. Zulmün karşısında olmak bir duruştur ve kimliktir. Zulme destek olmak yanan ateşe destek olmak gibidir. Zulme destek olmanın acı sonunu Kur'an-ı Kerim şöyle haber veriyor:

 وَلَا تَرْكَنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُۙ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَٓاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ

Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! “ (Hûd,11/113)

Camiler – Mescitler: Asr-ı saadetten günümüze camiler ve mescitler Müslümanların beslendiği, kimliklerini koruyan bir müessesedir. Camiler sadece cemaatle namaz kılınan mekânlar değildir. Buluştuğumuz, kaynaştığımız, dertleştiğimiz ve bilgilendiğimiz müstesna mekânlardır. İnanlar olarak kardeş olduğumuz ve Allah karşısında hepimizin eşit olduğunu yaşayarak gördüğümüz ve gösterdiğimiz yerlerdir.

Sonuç

Değerlerimiz sadece bu kavramlardan ibaret değildir. İmanın öğrettiği değerler hayatımızı çepeçevre kuşatmıştır. Bu itibarıyla Kur'an-ı Kerim’in ve Efendimiz (s.a) ‘in örettiği kelimeleriyle düşünmek ve konuşmak bizim ortak ve temel değerlerimizdir. İsmet Özel der ki; başkalarının kelimeleriyle konuşan başkaları gibi düşünür. Bu sebeple konuştuklarımız, okuduklarımız, izlediklerimiz ve dinlediklerimiz çok önemlidir. Besmele’den selam alıp-vermeye, hasta ziyaretinden bir cenazeyi teşyi etmeye, aile içi sıla-ı rahimden komşuluk ilişkilerine, alış-verişten yolda eziyet veren bir taşı kaldırmaya varıncaya kadar , yani hayatı değerli kılacak ve istikamet üzere olmamızı sağlayacak onlarca değerlerimiz vardır.