Bu gün siz değerli okurlarımla ilk buluşmamız olacak. Öyleyse bu işi hakkıyla yapmaya çalışalım. Atalarımız ne iş yaparsan yap en güzelini yap demişler. Böyle bir mantıkla hareket ettiğim için de usta yazarları okuyorum. Yazıyı nasıl evirip çevirdiklerine bakıyorum.
İnternet gazeteciliğinin de gelişmesiyle ülkemizdeki köşe yazarlarının sayısı arttı. Eskiden belli başlı bir kaç gazetede belli başlı bir kaç köşe yazarı vardı. Bunlar ülkenin nabzını tutarlar, halkın siyasi ve kültürel anlayışına yön verirlerdi.
Şimdi ise özellikle internet ortamında, yazmakla arası iyi olan çok kişi, köşe yazısı yazabiliyor. Bu, hem ülkemiz açısından bir kazanç, hem de sesini duyuramayan bilge kişiler için bir fırsattır.
Köşe yazarlarının özgürce yazabilmeleri bir ülkede demokrasinin işlediğini gösterir. Fikir zenginliği çatışma içinde değil de saygı ortamı içinde yaşanırsa toplumu geliştirir. Olaylara başkalarının penceresinden bakabilmek dar kafalılığı önler. Köşe yazarları da geniş düşünmeye, sığ düşüncelerden kurtulmaya sebeptirler. Kişilerin düşünce dünyalarını geliştirmiş olurlar diye düşünüyorum.
OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E BÜYÜK DÖNÜŞÜM: KADINLARIN TOPLUMSAL ROLDEKİ EVRİMİ
Türkiye'de Kadının Dönüşen Rolü ve Modernleşme Serüveni
Osmanlı İmparatorluğu'nun Batılılaşma çabalarıyla başlayan modernleşme hareketi, Cumhuriyetle beraber yeni bir boyuta taşınmıştır. Bu süreçte Türk kadını, toplumsal dönüşümün en önemli aktörlerinden biri haline gelmiştir.
Kadınların kamusal hayatta artan varlıkları, modernleşmenin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Özellikle Tanzimat döneminde, kadınların sosyal pozisyonlarındaki değişimler Batılılaşmanın bir göstergesi olarak ele alınmıştır. Evlilikten eğitime pek çok konuda kadınlar, dönemin tartışma odakları arasında yer almıştır.
İkinci Meşrutiyet ile birlikte kadınlar, sahip oldukları eğitim imkânları ile toplumsal sorunlara dâhil olmaya başlamış ve bu süreçte aktif roller üstlenmişlerdir. Cumhuriyet döneminde ise, kadınlar 1926'da yürürlüğe giren Medeni Kanun ve 1934'te elde edilen seçme ve seçilme hakkı gibi önemli kazanımlar elde etmişlerdir.
1960'lara gelindiğinde, kadın hareketleri daha görünür hale gelmiş, kadın kolları ve siyasi partilerce yürütülen faaliyetler sayesinde kadınlar siyaset sahnesinde varlarını hissettirmeye başlamışlardır. 1980'lerde ise, feminizm Türkiye'de yavaş yavaş kendini göstermeye başlamış, eğitimli ve meslek sahibi kadınların öncülüğünde küçük feminist gruplar oluşturulmuştur.
Aynı dönemde uluslararası alanda kadın haklarını güçlendiren CEDAW gibi sözleşmeler yürürlüğe girmiş, Türk kadını şiddet ve dışlama gibi sorunlara karşı birlik ve dayanışmayı öğrenmiştir. Medyada da zamanla kadın temsili değişmiş, ev içi ve annelik rollerinden başka roller de kadınlara yüklenmeye başlanmıştır.
Günümüzde kadın hareketleri, internet ve sosyal medya gibi yeni platformlar sayesinde farklı mücadele alanlarında etkisini sürdürmektedir. Türk kadını tarihin farklı dönemlerinde olduğu gibi, modernleşme sürecinde de önemli roller üstlenmeye ve toplumsal dönüşümlere öncülük etmeye devam etmektedir.
Bu günlük bu kadar. Bir sonraki birlikteliğimiz Medya ve Feminizm üzerine…
Yorumlar